2023 TYT'de sorulan paragraf (parçada anlam) sorularını aşağıda bulabilirsiniz.
Bergson’a göre “Bellek bazı deneyimlerin,
bilincimizin bir parçası hâline gelmesidir.” Ancak burada söz konusu bütüncül,
tek bir bellek değildir. Bergson iki tür bellek üzerinde durur; ilki
alışkanlıklarımız sonucu oluşan bellektir. Özünde şeyleri tekrarlamak yatar;
tekrarlama alışkanlığını bırakırsak bellek zayıflar. İkinci tür bellek ise
geçmişin hatırlanmasıyla ilgilidir. Bu iki tür belleğe bakıldığında ikincisinin
birincisinden farklı olarak zihinsel bir işleyişe sahip olduğunu görürüz.
1. Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Öneride bulunma B) Koşul öne sürme C) Karşılaştırma D) Açıklama
E) Tanımlama
(I) Bir yavru kedi ve bir anne kedi karşılıklı
mırladıklarında birbiriyle iletişim kurmaya çalışıyordur. (II) Yavru kedinin
mırlaması, her şeyin yolunda olduğunu ve sütün ulaşması gereken yere başarılı
bir şekilde gittiğini anne kediye söyler. (III) Anne kedi, mırlamalara kulak vererek
yatar ve bir sorun olmadığını başını bile kaldırmadan bilir. (IV)
Büyüdüklerinde ise yavruların annelerine mırlaması iletişimde artık ikinci
planda kalır. (V) Küçük kediler ile aslan, kaplan gibi büyük kedilerin
mırlaması arasındaki temel farklılık iletişimin kurulma amacıyla ilgilidir.
2. Bu
parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
(I) Hem bir doğaya dönüş öyküsü hem de bir
doğal aşk övgüsü kabul edilen Paul ve Virginie, Hint Okyanusu'ndaki Mauritius
Adası'nda geçer. (II) Roman, başlarına gelen felaketler yüzünden adaya sığınan
iki kadının çocukları arasındaki tutkulu aşkı anlatır. (III) Türkçeye 1870
yılında çevrilmesinin hemen ardından Paul ve Virginie, Tanzimat romanlarındaki
genç kızların başucu kitabı olur. (IV) Şıpsevdi'deki alafranga hayranı Lebibe,
Sergüzeşt'teki Dilber okurlarıdır bu romanın. (V) Sevda Peşinde'de sevmediği
adamla evlendirilen, kendi yaşamını Virginie'ninkine benzetip iç geçiren
Aynınur Hanım da okumuştur o içli anlatıyı. (VI) Doğallık üzerine kurulu bu
roman, Tanzimat edebiyatı karakterleri için kendini gerçekleştirmenin başkası
olma arzusuyla ilişkisini gösteren bir anlatıya dönüşür.
3. Bu parça
iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle
başlar?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
(I)
Romalıların harita yapım etkinlikleri, günümüze kalan belgelerden anlaşıldığına
göre siyasi amaçlarda ve inşaat mühendisliği uygulamalarında yoğunlaşıyordu.
(II) Roma İmparatorluğu’nda bir merkezde toplanan harita yapım çalışmalarının
varlığından bahsedemesek de haritaların çeşitli nedenlerle kullanılmış olduğunu
gösteren pek çok kanıt vardır. (III) İster denizde ister karada kullanılmak
için hazırlanmış olsunlar, haritalara dönemin yazılı seyahat rehberlerinde
rastlamak mümkündür. (IV) Aynı zamanda Romalılarda miladi ikinci yüzyılda
zirveye ulaşan bir dörtgen arazi parselleme yöntemi olduğuna dair çok fazla
kanıt bulunmaktadır. (V) Ancak günümüze ulaşan tabletlerden ve el yazmalarından
bu haritaların neye benzeyebileceğine ilişkin bir fikir edinilebilir.
4. Bu
parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Roma döneminde bu sistemle
yapılmış hiçbir harita örneği günümüze ulaşmamıştır.” cümlesi getirilebilir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Bir dergi geleneksel olarak her yılın sonunda
yılın insanını seçer ve onun dev resmini kapağına taşır. 2006 yılı kapağında
ise kocaman bir bilgisayar ekranının üzerinde ayna görenler çok şaşırdı.
Aslında bu yaratıcı kapak son derece
anlamlıydı. ----.
5. Bu
parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
B) Artık yılın insanını seçme geleneğinin dijital ortamda yapılacağını ilan ediyordu
C) Dergi, gelecekte sanal dünyadaki insanları kapağa taşıyacağını ima ediyordu
D) Giderek mikro boyutlara indirgenen teknoloji, ironik bir biçimde eleştiriliyordu
E) Bakanların kendilerini görmelerini sağlayan bu kapak, yılın insanı sizsiniz diyordu
Ahmet Hamdi Tanpınar, "Bursa'da
Zaman" adını, hem bir şiirine hem Beş Şehir adlı kitabındaki bir
denemesine vermiştir. Ayrı ayrı da okunabilecek bu iki metin, birlikte ele
alınmaya da elverişlidir. Tanpınar,
şiirinde "Orhan zamanından kalma bir duvar" dizesiyle kentin tarihine
ilişkin bir gönderme yaparken denemesinde Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Orhan
Bey’in oynadığı önemli role işaret eder. Yine şiirinde dile getirdiği cami ve çeşmelerin
tarihini denemesinde anlatır. Tanpınar “Serin hülyasıyla çeşmelerinin / Başındayım
sanki bir mucizenin / Su sesi ve kanat şıkırtısından” dizeleriyle de hiçbir
denemeden alamayacağımız zengin bir şiirsel tat almamızı da ister gibidir.
6. Bu
parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
B) Yazar, önem verdiği bir konuyu şiir ve deneme türlerinde ayrı ayrı ele alarak farklı türler okumaktan hoşlananlara sunar.
C) Deneme ile şiirin, farklarının yanı sıra birbiri arasındaki ilişki de anlamlı bir inceleme konusu olarak ortaya çıkar.
D) Deneme, şiirdeki imgeleri yorumlayabilme ve yazarın deneyimleriyle ilişkilerini anlamlandırabilme imkânı verir.
E) Şiirden alınan hazzın yoğunluğu şiirdeki yerler ve isimlerin tarihi ile bunların tüm çağrışımları bilindiği zaman artar.
Film, sevdiklerini geride bırakarak yaşadığı
şehri terk etmek zorunda kalan bir karaktere odaklanıyor. Bir çeşit kimsesizlik,
yabanlık, en soğuk söylenişiyle göçmenlik hâli oluşturan bir terk ediş bu. Yaşadığı
duyguların derinliğini anlamamız için karakter durup durup bazı anları
kafasında canlandırıyor, aynı sahneler tekrar tekrar gözünün önüne geliyor,
terk ettiklerinin özlemini duyuyor. Küçük yaşta ayrıldığı İstanbul, dedesi, baharatlar,
kokular ve tatlardan oluşan bir hayal dünyası kuran karakterin filmin sonunda
söylediği gibi, bir yerden ayrılmadan önce dönüp bakan kişi gittiği yere bir
türlü gerçek anlamda tutunamıyor.
7. Bu
parçada söz edilen filmin karakteriyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
B) Farklı kültürleri benimsemeye direndiği
C) Belleğine kazınan anıları unutmaktan korktuğu
D) Geçmişle olan bağlarını koparmakta zorlandığı
E) Geçmiş ve şimdi arasında karşılaştırma yaptığı
İnsanlar, sadece fiziksel yaşamlarını
sürdürebilmek için doğaya bağlı değildir. Onların modern dünyanın yapay ve geçici ilişkilerinden
sıyrılıp yuvaya giden yolu başka bir deyişle kendi zihinlerinin kısıtlanmış
dünyasından çıkış yolunu bulabilmesi için de doğaya ihtiyaçları vardır. Modern
insan; düşünme, hatırlama ve beklemeden ibaret olan bir labirentte kayboldu.
Kayaların, bitkilerin ve hayvanların hâlâ bildikleri bir şeyi unuttu: dingin olmayı,
kendi olmayı, yaşamın bulunduğu yerde, şimdi ve burada olmayı.
8. Aşağıdakilerden
hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir?
B) Gerçeklik, modern yaşamın endişeli rüyasından uyanıp şimdinin sade ve berrak dünyasına geçiştir.
C) Modernleşme, sadece doğa hayatını değil insanın zihin ve beden sağlığını da sekteye uğratmıştır.
D) Doğa, insanın bencillikten sıyrılıp bir bütünün parçası olduğunu kavramasını sağlayacak tek yol göstericidir.
E) İnsan, modernleşme adını verdiği kavramsal hapishaneyle kendini doğadan kopararak sınırlandırmıştır.
Gazeteci: (I) ----?
Yazar: Neredeyse bütün zamanımı gözlem yaparak geçiriyorum;
doğaya, insanlara ve nesnelere odaklanıyorum. Ayrıca sürekli ve değişik tarzda kurmaca
eser okuyor, edebiyat dergilerini ve sanal dünya iletişimini takip ediyorum.
Gazeteci: (II) ----?
Yazar: Kısalık ve anın içinde olmak, benim açımdan
bilinçli bir tercih. Roman bir çınar ağacıysa ve öykü o ağaçtan uzanan yapraklı
bir dal ise benim her öyküm tek bir yaprak biçiminde. Savrulan, esneyen ve
çınarın nasıl olabileceğini hayal ettiren, meraklı okura hitap eden bir yaprak.
Her okura göre değişip dönüşebilen...
9. Bu
diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
(II) Öykülerinizi neden alışılmadık bir hacimde yazıyorsunuz
B) (I) Eserlerinizi oluşturan yapı taşları nelerdir
(II) Hitap ettiğiniz okur kitlesinin tercihlerini ne kadar gözetiyorsunuz
C) (I) Çağdaşlarınızın eserlerinin izleri, öykülerinize ne oranda yansıyor
(II) Öykü karakterlerinden bir roman yazma fikrine yaklaşımınız nedir
D) (I) Gerçek ve kurmaca arasındaki ince çizgiyi nasıl dengeliyorsunuz
(II) Öykünün kısaltılmış bir roman olduğu fikri hakkındaki görüşleriniz nelerdir
E) (I) Eserlerinize gerçek dünyayı ne ölçüde taşıyorsunuz
(II) Roman ve öykü arasındaki fark eserlerinize nasıl yansıyor
Geçen gün Fakir Baykurt’la bir yerde
oturuyorduk. Biri geldi yanımıza, ikimize de övgü dolu sözler söyledi. Sonra
Baykurt’a şöyle bir soru sordu: “İnce Memed’in üçüncü cildini de yazacak
mısınız?” Önüme bakıp sustum; ne güldüm ne de bir şey söyledim. Baykurt olgun
bir kişi, duruşunu bozmadan şöyle cevap verdi: “Konuştum Yaşar’la, galiba
yazacakmış.” Biz, bir edebî kuşak olarak bir bütünü oluşturduğumuz için oluyor
bu. Onun yazdığı benim, benim yazdığım onun olsa ne çıkar!
10. Bu
sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
B) Aynı dönemde yaşayan yazarlar, neden aynı düşünce etrafında birleşiyor?
C) Çok okunan bir yazarla karıştırılmak sanatçı üzerinde nasıl bir etki bırakır?
D) Romanlardaki kurgusal benzerlikler, okurun yazarlara bakış açısını nasıl etkiler?
E) Bir yazar için aynı edebiyat anlayışına dâhil olmak ne gibi durumlar doğuruyor?
Masanın üzerindeki bir fincan kahveyi almaktan
daha kolay ne olabilir ki? Ancak hiç de öyle değil! Öncelikle fincana
dikkatimizi yöneltmek için onu çevresindeki diğer nesnelerden ayırmalıyız. Bunun
için fincanın görüntüsü ilk olarak görme keskinliğinin en yüksek olduğu göz
çukurumuza düşer. Beynimiz, aradaki mesafenin uygunluğunu belirledikten sonra
fincanı çeşitli yönleriyle incelemek için kafamızı çevirmemiz gerekir. Son
olarak vücudumuza göre fincanın konumunu belirleyerek onu en uygun biçimde
tutabiliriz.
11. Bu
parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
B) Herhangi bir nesneyi bulunduğu yerden almak için öncelikle nesneye ilişkin bilgi edinilmesi gerekir.
C) Bir nesnenin biçimsel özelliklerini kavrayabilmek için ona mekânsal olarak yakın olmak önemlidir.
D) Basit diye nitelediğimiz hareketlerimiz, vücudumuzun aldığı konuma ve duruşumuza göre değişir.
E) Masada duran bir şeyin ne olduğunu anlayabilmek için zihnimiz, kurduğu varsayımları test eder.
Kendine güven konusunda sorun yaşayan
insanlarda karşılaşılan bilişsel çarpıtmaların en yıkıcı türü, olumlu deneyimleri
olumsuza çevirme eğilimidir. Zihin böyle işlediğinde sadece olumlu olayları göz
ardı etmekle kalmaz, onları olumsuza da çevirebilir. Buna “ters simya” denir.
Kurşunu altına çevirmeyi başaran simyacıların aksine ters simya sonucu altın,
bir mutluluk anında duygusal bir kurşuna dönüşür. Bunun basit bir örneği
övgüler karşısında verilen tepkilerdir. Kendine güveni olmayan bir insanın
görünüşü veya işi takdir edildiğinde istemsiz şekilde “Sadece kibar olmaya çalışıyor.”
diyebilir ve bu övgüyü zihinsel olarak saf dışı bırakabilir.
12. Bu
parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
B) Yetersizlik hissi, olumlu geri bildirimleri geçersiz kılarak zihinsel yanılsamalara yol açar.
C) Kötü duyguların genellenmesi, olayların olumsuz deneyimler şeklinde algılanmasına neden olur.
D) Duyguları oluşturan düşünceleri sorgulamamak olumsuzluğun kabullenilmesiyle sonuçlanır.
E) Kusurları büyütüp iyi tarafları küçümsemek güzelliklerin değerini bilememekten kaynaklanır.
Bir çiçeğe ait tohumlar, farklı içeriklere
sahip toprak türlerinde yetiştirilmiş ve yeni filizlerin yetiştikleri yöreye göre
çeşitlendikleri görülmüştür. Halk anlatıları da böyledir. Bir anlatı kültürden
kültüre gezdikçe çeşitlenir, değişir. Bir kültürde efsane olarak yaşayan
anlatı, başka bir kültürün masal repertuarından veya bir başkasının mitolojik
metinlerinden olabilir. Bu nedenle halk anlatılarını sınıflandırırken sabit
unsurlar olarak düşünmemiz gereken tohumlar kadar bunların yetiştiği iklimin
anlatılarda yarattığı dönüşümler de önemsenmelidir.
13. Bu
parçaya göre halk anlatılarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
B) Ait olduğu metin türüne göre içeriğinde değişimler meydana gelir.
C) Anlatıcıların kendi deneyimleriyle zenginleşir.
D) Var olduğu kültüre göre şekillenerek değişiklik gösterir.
E) Kaynaklarını mitolojik metinler oluşturur.
Toplumda zaman zaman felaketseverliğe varan mesajlar
yayan, pek çok şeyi üstü kapalı veya açıktan eleştiren, samimi ve dost
tavırlarına rağmen karamsar insanların sayısı azımsanamayacak kadar fazladır.
Bu kişiler toplumda fark edilmezler çünkü çevrelerine bu özellikleri kendi
yaşam tarzları olarak sunarlar ve depresyonun temelindeki bunalım hâli ile
öfkeyi bu sayede maskeleyebilirler. “Maskelenmiş depresyon”daki insanlar;
hayata hakkını vererek katılamaz, hayatın güzelliklerini deneyimlemek ve risk
almaktan kaçınırlar. Ayrıca bu insanların hissettiklerinin aksine hayata bağlı ve
mutlu görünmeye çalışmaları da yine depresyonun sonuçlarıyla yüzleşme
korkularından kaynaklanır.
14. Bu
parçadan maskelenmiş depresyonla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
B) Olumsuz duyguların aktarımı, özelliklerinden biridir.
C) Kişinin baş edebilmesi için konfor alanından çıkması gerekir.
D) Olumsuz duygular, sözde neşeli tavırlarla gizlenir.
E) Kişiyi yeni atılımlar yapmaktan alıkoyan duygu durumudur.
“Dijital
amnezi” insanların ihtiyaç duydukları bilgiye, uygulamalar üzerinden kolaylıkla
ulaşabileceklerine inandıkları anda, bilgiyi hafızalarına işlemekten vazgeçme
eğiliminde olmaları şeklinde tanımlanan modern çağ semptomudur. Belirli bir yaş
grubundaki yüz kişi üzerinde yakın zamanda bu semptomla ilgili bilimsel bir
araştırma yapılmıştır. Semptomun görüldüğü kişilerin; aile bireylerinin telefon
numaralarını ezbere bilmedikleri, bilenlerin de “Emin değilim.” diyerek telefonlarına
bakma gereği duydukları, bildikleri adrese bile dijital uygulamalarla
gittikleri, haftalık planlar oluşturamadıkları veya kendi el yazılarıyla
alışveriş listesi hazırlayamadıkları söz konusu araştırmada tespit edilmiştir.
Buna ek olarak güncel ve kültürel konularda kendilerine yöneltilen en basit
soruların cevapları için bile “Arama motoruna bakmam gerekir.” demeleri, araştırmanın
en şaşırtıcı bulgusudur.
15 Aşağıdakilerden
hangisi bu parçada söz edilen dijital amnezinin etkilerinden değildir?
B) Bilgi üretme becerilerini sınırlandırması
C) Kişinin hatırlama gücünü zayıflatması
D) Kişisel hafızaya duyulan güveni sarsması
E) Bilgiyi bellekte tutma gereksinimini azaltması
İyi bir kitabevi kitap sayısı ve çeşitliliği
kadar kitaplarını müşteriye sunuş tarzıyla da kalitesini belli der. Rafları tematik
olarak veya doğrudan yayınevlerini temel alarak dizmek mümkün. Ama bir
kitabevi, aynı yazarın farklı yayınevlerinden çıkmış yani dağılmış kitaplarını
bir arada gözler önüne serebilme lüksünü de sunabiliyorsa o kitabevine ayağım
iyice alışır. Benim için ideal kitabevi; alışverişimi hemen tamamlamak zorunda hissetmediğim,
karıştırmaya başladığım kitabı huzursuz olmadan okuyabildiğim, bir türlü
bulamadığım kitabın ardında benimle birlikte bir sürek avı başlatmaktan gocunmayan
kitabevi sahipleriyle yan yana bulunduğum bir yer olmalıdır.
16. Bu
parçanın yazarının kitabevi tercihinde aşağıdaki özelliklerden hangisi etkili değildir?
B) Ürün yelpazesinin genişliği
C) Ürünlerin sınıflandırılma yöntemi
D) Müşteriye olumlu yaklaşımı
E) Koleksiyonunun büyüklüğü
Ünlülerin rol aldığı etkileyici pazarlama adı
verilen yöntem, reklam dünyasında yeni bir eğilimdir. Etkileyici pazarlamayı eskiden beri var olan
tanıklı reklamdan ayıran yönlerden dikkat çekici olanı, reklamların profesyonel bir ekip ve donanımla
değil de bizzat ünlü kişinin en doğal hâliyle oluşturulmasıdır. Günümüzde ünlü
kişi dendiğinde sanatçı ve sporcuların yanı sıra sosyal medya fenomenleri de
akla geliyor. Fenomenlerin rol aldığı reklamlar, ürüne talebi artırsa da bu
reklamların toplum sağlığı, gençlerin gelişimi ve kişilik haklarına uygun olup
olmadığı tartışılmaya devam etmektedir.
17.
Bu parçada etkileyici pazarlamayla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
B) Uzmanlaşmış bir ekip olmadan üretildiğine
C) Tanınmış kişilerin rol aldığına
D) Tanıklı reklamdan farklılık gösterdiğine
E) Toplum yararı açısından sorgulandığına
Stres altında kalmak yerine kendinize hedefler
koyup sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeniz için kolay bir yol haritası var:
· Çalışırken bir hata yaptığınızda kendiniz
hakkında asla kötü sözler söylemeyin. Hem kendinize hem de başkalarına yapıcı
eleştirilerde bulunun.
· Duygu ve düşüncelerinizi çevrenizdekilerle karşılaştırın.
Böylece tepkilerinizi toplum üzerinden ayarlayabilirsiniz.
· Kaygı ve mutluluk gibi duygularınızı paylaşabileceğiniz
arkadaşlar edinin.
· Sizi hem özel ve değerli hem de zayıf kılan özelliklerinizi
belirleyin. Olumsuz olanların size kattığı gücü keşfedin.
· Zihninizi boşaltmak için tek başınıza yapabileceğiniz
hobiler edinin.
18. Aşağıdakilerden
hangisi bu parçada söz edilen önerilere örnek gösterilemez?
B) Üzücü bir haber alan ve durumu değiştirmek için elinden bir şey gelmeyen birinin rahatlamak için doğada yürüyüşe çıkması
C) Uzun zamandır beklediği terfiyi alacağını öğrenen birinin, çevresindekileri heyecanlandırmamak için sonucun kesinleşmesini beklemesi
D) Hazırladığı projeyi bilgisayarından yanlışlıkla silen birinin “Edindiğim tecrübeyle daha da iyisini yapacağım.” diyerek kendini teselli etmesi
E) Uzun süre sıra beklemesine rağmen bilet alamayan birinin, diğerlerinin sakin olduğunu görerek öfkesini kontrol etmesi
Beyin hakkında bilinmesi gereken en temel
nokta, onun bir bilgi işlem makinesi olmadığıdır. Başka bir deyişle beyin bir
bilgisayar sistemi gibi çalışmamaktadır. Dış dünyadan gelen veriler, duyu
organları aracılığıyla özel bir elektriksel koda dönüştürülüp beyne gönderilir.
Karanlık ve kapalı bir kutunun içinde duran beyin, aldığı verilerden yola
çıkarak bir “gerçeklik” inşa eder. Yani duyduğumuz seslerin, gördüğümüz
görüntülerin, aldığımız tatların, hissettiğimiz ağrıların hiçbiri aslında gerçek
değildir. Bunların hepsi beynin yorumlarından ibarettir. Bu nedenle dış dünya
denen şey de aslında her birimizin kişisel yorumudur.
19. Bu
parçadan beyinle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
B) Gerçekliği meydana getiren zihinsel uyaranları olduğu gibi işler.
C) Veri iletim yolları açısından dijital teknolojinin metotlarından ayrılır.
D) Dışsal verileri içsel bir işletim sisteminin dinamikleriyle dönüştürür.
E) Kavrama işlevini algısal donanımının yönlendirmeleriyle sağlar.
Alice Harikalar Diyarında’yı ilk okuduğumda
birçok şeyi anlamasam da çok beğenmiştim. Onunla hayal kurmuş ve maceralara
beraber atılmıştık. Sahiciliğini sorgulamak aklıma bile gelmemişti. Tavşan
deliğinden düşmek ve aynadan geçmek, parkta oynamak ve koşmak gibiydi. İkinci
okuyuşumda bunlar beni etkilemedi ama Alice’in ilk kez karşılaştığı şeyleri görünce
yaşadığı şaşkınlığı yaşadım ve ergenlikteki arayışın etkisiyle ben de yeni
karşılaştıklarımı onunla beraber anlamlandırmaya çalıştım. Alice, kurduğum hayal
diyarında masal prensesine dönüştü. Şimdi ise kızıma bu kitabı okurken sevdiğim
bölümlere gelince kapağı kapatıyorum ve ezberlediğim cümleler dökülüyor ağzımdan.
Kızım bu bölümleri sevmese de kitabı yeniden okuduğum bütün o yıllardan sonra
her yaşın, her okurun kendi Alice’i olabileceğini artık söyleyebiliyorum.
20. Bu
parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
B) Kitabın sevdiği ve ezberlediği bölümleri diğer okurlarda da benzer etkiyi bırakmıştır.
C) İkinci okumada Alice’le kendi hayatı arasında özdeşlik kurmuştur.
D) Hayal dünyasında kitabın kahramanına farklı bir bakışla yeni bir rol vermiştir.
E) İlk okumada olağanüstü kurmacayı günlük olgularla aynı gerçeklikte görmüştür.
(Sıradaki
iki soruyu bu parçaya göre cevaplayınız.)
Puslu Kıtalar Atlası; masal, efsane, halk
hikâyelerinden esinlenilen hayal gücüyle yoğrulmuş ve zengin kelime hazinesiyle
yazılmış bir romandır. Roman; XVII. yüzyılda Galata’da yaşayan, içtikleri
şurubun etkisiyle düşlere dalan Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin’in sıra dışı
hikâyesini anlatır. İç içe geçmiş düşler arasında kurmacanın kurmacasına dönüşen
romanda okur, Uzun İhsan Efendi’nin düşleriyle Bünyamin’in düşlerinden oluşan
karmaşık kurmaca gerçeklik içinde bocalar. Arjantinli yazar Borges, bu bocalama
durumunu düşle gerçeğin ayırt edilemeyişine işaret eden “kelebek düşü paradoksu”
olarak nitelendirir ve bunu “Zhaung Tzu’nun Düşü” adlı hikâyesindeki “Zhaung
Tzu, düşünde bir kelebek olduğunu gördü ama uyandığında düşünde kendini bir
kelebek olarak gören bir insan mı yoksa düşünde kendini insan olarak gören bir
kelebek mi olduğunu bilemedi.” cümlesiyle ortaya koyar.
21. Bu
parçada kelebek düşü paradoksu aşağıdakilerden hangisini ifade etmek için kullanılmıştır?
B) Çoklu gerçekliğin imkânsızlığının vurgulanmasını
C) Rüya içinde rüya görülmesinin betimlenmesini
D) Gerçekliğin tespit edilmesinde zorlanılmasını
E) Düşlerin kurgulanmasına olanak tanınmasını
22. Bu
parçaya göre Puslu Kıtalar Atlası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
B) Gerçekliği ele alış biçimi “Zhaung Tzu’nun Düşü” ile benzerlik gösterir.
C) Geçmişin birikimini şimdiki zamanın gerçekliğiyle uyumlu hâle getirir.
D) Okuru düşle kurmaca arasındaki farkları ayırt etme çabasına iter.
E) Karakterlerin özellikleri hikâyenin sıra dışı kurgusuna katkı sağlar.
(Sıradaki iki soruyu bu parçaya göre
cevaplayınız.)
Paris’teki Eyfel Kulesi, mimarlık alanında pek
tercih edilmeyen demirin ön plana çıkmasını ve dünyada bu türdeki yapıların
çoğalmasını sağlayan önemli bir yapıdır. Ancak inşa edilmeye başlandığı dönemde
işlevsiz bir nesneyi sadece güzel olması durumunda sanatsal açıdan değerli
gören dönemin hakim anlayışı tarafından estetik tartışmalara konu edilmiştir.
Kimi sanatçılar tarafından kara ve dev bir fabrika bacası olarak
betimlenmiştir. Hatta Maupassant “Paris'te onu görmediğim tek yer burası.” diyerek
yemeklerini sıklıkla kulenin lokantasında yemiştir. Bütün bu olumsuz görüşlere
rağmen Eyfel, anıtsal özelliği ile estetik değerler konusundaki hükümlerin
sabit olmadığını ve geleceğin önceden kestirilemeyeceğini gösterip dünyaya
egemen olan yeni bir estetik değer kazandırarak o zamana kadar sanata boyun
eğmiş olan tekniği estetize etmiştir. Böylece kule; dönemin bazı sanatçılarının
düşündüğü gibi sanatın yozlaşmasının değil, değişimi ve yeni kuralları kabul
etmesinin bir simgesi hâline gelmiştir.
23. Bu
parçadan Eyfel Kulesi ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
B) Yapımında kullanılan farklı tekniklerle işlevsel hâle gelmiştir.
C) Geçmişten bugüne sanatsal bir simge olarak evrenselleşmiştir.
D) Tasarımında sanat çevrelerinin estetik görüşleri belirleyici olmuştur.
E) Taşıdığı yapısal özelliklerle yaygın estetik algıyı değiştirmiştir.
24. Bu
parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?
B) Bir nesne, işlevselliği gözetilmeksizin sanat olarak kabul edilebilir.
C) Sanat eserlerinin inşasında farklı malzemelerden yararlanılabilir.
D) Dönemin toplumsal yapısı, mimari dönüşümleri beraberinde getirebilir.
E) Çağının ötesindeki yenilikler üretildiği çevreye göre yadırgatıcı olabilir.
(Sıradaki iki soruyu bu parçaya göre
cevaplayınız.)
Antik filozof ve hekim Galen; ateş, hava,
toprak ve suyu bedendeki farklı unsurlarla eşleştirerek bunlarla duygusal ve
davranışsal eğilimler arasında bir bağlantı olduğunu iddia eder. Eğer bu unsurlardan biri fazlalaşırsa ona karşılık
gelen kişilik yapısı, bireyde egemen olmaya başlar. Örneğin melankolik biri
toprak unsurunun fazlalığından muzdariptir, üzüntü ve korkuların eşlik ettiği
şiirsel ve sanatsal yönü ağır basar. İyimser bir insanın ise ateşe denk gelen
unsuru fazladır; o insan sıcak kalpli, neşeli ve öz güvenlidir ama bencil de
olabilir. Duygu durumlarıyla ilgili aşırılıklar, bedendeki unsurların
orantısızlığına bağlı olduğundan Galen; bunların diyet ve egzersizle
iyileştirilebileceğini savunur. Galen'in bu öğretileri daha iyi kuramların
ortaya çıktığı zamana kadar tıp dünyasına egemen olur. Ancak Vesalius, 1543'te Galen'in anatomi
tanımlarında 200’den fazla hata bulur. Galen'in tıpla ilgili fikirleri o gün için
gözden düşse de XX. yüzyıl psikologlarına esin kaynağı olmaya devam etmektedir.
25. Bu parçaya
göre aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
B) Fiziksel ve zihinsel hastalıkların bağlantılı olduğu fikrini ilk kez Galen ortaya atmıştır.
C) Duygu durumlarının kaynağı hakkında en kapsamlı açıklamayı Galen yapmıştır.
D) Galen, kişilik tipleri teorisi ile psikoloji bilimini kuran kişi olarak tanınmıştır.
E) Galen’in tıp alanındaki düşünceleri yüzyıllar boyu etkisini sürdürmüştür.
26. Bu
parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
B) Galen’in kişilik tipleriyle ilgili görüşlerinin psikologlarca geliştirildiğine
C) Galen’in çalışmasının eleştirilebilir yönlerinin olduğuna
D) Belirli unsurları taşımanın bireyin genel tavrını etkilediğine
E) İnsanlardaki duygu aşırılıkları için önerilen tedavi yöntemlerine
1A 2E 3B 4D 5E 6C 7D 8E 9A 10E 11A 12B 13D
14C 15B 16A 17A 18C 19B 20B 21D 22B 23E 24D 25E 26B
0 Yorumlar
Yorumlarınızı bekliyorum.